19 Haziran 2009 Cuma

Sosyalist? Feminist? Buyrun konuşalım




İmza... Kafa karışıklığı... Saçma yahu... Birlikte yaşayabilelim diye... Ama kadın ve erkek eşit, bu önemli... Yine de evlenmek lazım birlikte yaşamak için, bir hayatı paylaşabilmek için, cinsellik için ( bir de bekaret mevzuu var, hiç giresim yok )... Pehh... Eş dost ne der sonra, ya da biz ne deriz onlara... Aile kutsal hem, imzasız aile olunmaz mı? Olur da kutsal olmaz, yok yok hiç olmaz. O zaman kötü kadın olursun, erkek ne olur, o iyidir hala canım ne alakası var allah allah...

Ne kadar sosyalist, ne kadar feministi(z)(m)? Kafam karışıyor... Canım sıkılıyor...

Evleniyorum işte, mutlu son.

Ev-li-lik

14 Haziran 2009 Pazar

Eğer/Jorge Luis Borges

Eğer yeniden başlayabilseydim yaşamaya, ikincisinde daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum ilkinde olmadığım kadar. Çok az şeyi ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla. Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla; Daha çok güneş doğuşu izler, daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim birçok yere giderdim. Dondurma yerdim ve daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım.
Yeniden başlayabilseydim eğer yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem; Yaşam budur zaten;Anlar, sadece anlar.
Sizde sadece anı yaşayın.
Hiçbir yere yanında su, şemsiye ve paraşüt almadan gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbirşey taşımazdım.
Eğer yeniden başlayabilseydim, İlkbahar'da pabuçlarımı fırlatır atardım ve Sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır, çocuklarla oynardım.
Bir şansım olsaydı eğer...
Ama işte, seksen beşindeyim ve biliyorum.
Ölüyorum...

13 Haziran 2009 Cumartesi


Kırılmaktan yorgun düşmüş
kentli bir kadının hikayesi...
Fasülyeden...
Babamın elinden tutup, kum
çıkarıyorum belki de...
Fasülyeden...
Kırmızı kedi merdivenleri
Fasülyeden yaşamlar...


Not: Hiç böyle bir ruh hali içinde değilim aslında şu an, hatta bir canım sıkıldı bunu yazarken... Vakt-i zamanında bir yerde okumuş, beğenmiş, defterimin sayfasına yazmıştım. Dün İstanbul'a dönerken, çantanın içinde peynir suyu( çantaya su içindeki peyniri koymak benim fikrimdi) dökülmüş deftere... Saçma ama böyle... Defter leş gibi peynir kokuyor, sayfayı kopardım, bu yazı da bunca zaman bekledi, bundan sonra blogumda dursun diyerek yazıyorum. Birşeyler ifade eder illa ki bir zaman, tarih tekerrürden ibaret nihayetinde...

5 Haziran 2009 Cuma

Roma! Roma! Roma!


Lonely Planet diyor ki,

' ... Beguiling Rome will swallow you whole, charm you to pieces, then leave you craving more.' :)

Roma yolcusuyuz ailecek pazartesi sabahı...

Bir de Floransa var rotada...

Take a deep breathe, dive in and prepare for sensory overload!

yihhuuuuuuuuu! :)