21 Temmuz 2010 Çarşamba

Animal Triste

Mümkün olanı gerçekleşmiş olandan ayırmak zor geliyor bana. Yıllar boyunca mümkün olan herşeyi gerçekleşmiş olan her şeyle karıştırdım ve birleştirdim, düşünülmüş olanı söylenmiş olanla, gelecektekini hiç unutulmamış olanla, umut edilmiş olanı korkulmuş olanla, ama yine hep aynı hikaye kaldı geriye. Son çok açıktır ve her şeyi belirler, son düzeltilemez. 
Bu yüzden unuttum onu.

M. Maron



Not: Mustafa abi'nin hediyesi idi, hem çevirdiği hem de bu kitabı okumama vesile olduğu için teşekkürler...


4 Temmuz 2010 Pazar

Daldan Dala


Hafif de alkollüyken ne de hızlı ilerliyor insanın parmakları klavyede...

Ne yazacağını bilemeyen ama aslında bilen, bol şaraplı bir gecenin ardından...

Güzel şeyler söylemek gerek, hep ileriye bakmak gerek, peki ya geri? Ondan da ders almak gerek, nasıl ders alacağımızdan hiç bahsetmeyen yetişkinler böyle derler ya...

Ah şu sosyal medya, nereden nereye taşıyor insanı, bazen de çat diye bir yere götürüp orada bırakıveriyor.. Kimi zaman istediğin kimi zaman istemediğin bir yere. Ders al Özge, bu kadar mı zor yahu! Zor elbet, oldukça zor kimi zaman... Ama ben önemsiyor muyum ki bu durumu?? Keşke psikoloji okusaydım, iktisat ne işime yaradı ki? Şu hayatta yapıp da pişman olduğum tek şey iktisat okumak olabilir. 'Tek' dedim iddialı oldu. Yakın zamanda bu yazıya bir düzeltme koyabilirim :) Bu kadar doğru tercihler yapan bir insan olmayabilirim, nihayetinde kendi tercihlerim olduğu için sahip çıkıyor da olabilirim, psikolog olsaydım anlardım! ;)

Bugün E.Temelkuran'ın yazısını okuyunca kendimi kötü hissettim. Barış isteyen az tarafta olmak, en azından barışın içini nasıl doldurduğumla ilgili eş düşünen birkaç kişiden biri olmak kötü hissettirdi... Buna olan inancımla ilgili bir şey yazmadığımı belirtme ihtiyacı duydum şimdi. Şarap temelli gereksiz hassasiyet olabilir...

Neyse ki yazımın başında 'hafif de alkollüyken ne de hızlı ilerliyor insanın parmakları klavyede' demiştim... Kendimi sağlama aldım.

O değil de, 10 dk kadar önce Ayvalık'ın iç sokaklarında tek başıma  yürürken kalbim yine çok hızlı attı, ona üzülüyorum şimdi. Kadın olmak hali, bu memleketin her yerinde zor, riskli ve tehlikeli ...

Bu yazının adı da 'daldan dala' olsun o zaman :)