28 Ocak 2011 Cuma

Denizin Delisi




Unutmak mı, delisin,
Gitmesem de bekler orada deniz.
Gelirsem bilmelisin
Benim beklememdir burada deniz.
Gitmek gibi geleceğim
Denizin delisine.
Delinin denizi gibi,
O ne kadar giderse.
Ö.A.

19 Ocak 2011 Çarşamba

4 YILDIR HRANT YOK



4 YIL OLDU
4 yıldır adaleti, vicdani, hukuku arıyoruz.
Bulamıyoruz.

4 yıldır yargıyı, hükümeti, meclisi arıyoruz.
Bulamıyoruz.

4 yıldır, sokak ortasında arkadaşımızı katledenlerin
arkasındaki güçlerden söz ediyoruz,
laf dinletemiyoruz.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
devleti mahküm etti, "ucuz atlattık" diye sevindiler.

İnsanlık hakkımızı kullandık, adalet istedik,
çocuk dediler.

Çocuk gitsin, ağabeyleri gelsin dedik, umursamadılar.

Vatandaşlık hakkımızı kullandık, sorular sorduk,
cevap vermek yerine dalga geçtiler.

Hrant Dink’i aramızdan almalarının 4. yılında
bir kez daha omuz omuza vermek için,
ailesi, dostları ve bütün sevenleriyle birlikte
onu anmak icin 19 Ocak'ta, saat 3'te,
Hrant'ın vurulduğu yerde buluşuyoruz.

Bebekten katil yaratan karanlığa ışık tutmayanlar
o karanlığı istiyor demektir.

O karanlığı hep birlikte ortadan kaldıralım.


19 Ocak Çarşamba
saat 15:00
Agos Gazetesi önü

İçim çekiliyor...

17 Ocak 2011 Pazartesi

Çamaşır Kurutma Makinesi ve enerji tasarrufu



Son günlerde reklam panolarında gördüğüm Çamaşır Kurutma Makineleri beni benden alıyor. Reklamın yapılış şekli de bu makinelerin %75 oranda enerji tasarrufu yaptığı.

Çamaşır Kurutma Makinesi ne mi?...

Bizim coğrafyada pek kullanılmıyor. En azından ben ve benim çevremde yaşayanlardan kullanan hiç kimse yok. Çamaşır Kurutma Makinesi, çamaşırları yıkadıktan sonra kurumaları için içine koyup çalıştırarak kullanılan bir makine. Şekli de aynen çamaşır makinesine benziyor.

Biz çamaşırlarımızı nasıl kurutuyoruz peki? Yazın balkona asıyoruz, kışın da içeriye çamaşırlık eşliğinde serip mis gibi kurutuyoruz.




Ne diye anlattım bunca şeyi?

Şu yüzden. Şimdi bize 75% tasarruflu diye pazarlıyorlar bu makineyi, %25'ini ödeyeceğiz yalnızca! Aman ne büyük nimet! Yahu biz zaten o 75%'i ödemiyoruz ki! Püfür püfür açık havada kurutuyoruz çamaşırlarımızı! %25'i ne diye ödeyelim durup dururken! Sayın firma yetkilileri, sakin olun, ben o enerjiyi tüketmiyorum zaten!

Enerji tasarrufuymuş! Açalım gözlerimizi diyorum... 'Çevreci' sıfatını nasıl ve neden kendilerine yakıştırıyorlar görelim.

Biz görebiliyoruz mu dediniz?...

E sağınıza solunuza da gösterin o zaman...

16 Ocak 2011 Pazar

Mini cumartesi gezisi

Dün havanın sıcaklığına dayanamayıp, Erdem hasta olmasına rağmen Cunda'ya gittik.

Önce Taş kahvede sıcak çay eşliğinde bir ayvalık tostunu höpletip, üzerine gazete eşliğinde keyif kahvemi  içtim. Sonra bir kaç fotoğraf çektim. (T-shirtle oturdum, Ocak ayında... )

Ardından Pateriça'ya doğru yola koyulduk. Çok değil, bir kaç km yürüdük ama hem havanın sıcaklığı hem de sıcağa aldanıp açmış olan çiçekler bir anda bahardaymışız hissini verdi bize.

 Bunlar da dünden bir kaç an...







      




Fotoğraflar: Özge Sönmez

5 Ocak 2011 Çarşamba

Pazar trekkingleri

Geçtiğimiz pazar Ören tarafındaki köyleri yürüdük. Ören'den sat 10:30'da başlayan yürüyüşümüz saat 18:00 civarı bitti. Toplam 3 köy gördük. Köylerden birinde kahvede oturup güzelce karnımızı doyurduk. Sonra tekrar düştük yollara...


Bol sohbetli ve güzel manzaralı bir yürüyüştü. Erdem tırmaşık kışu gördü, ben göremedim.

Ama çok tatlı ağaçkakanlar gördük :) Sağda fotoğrafları var..








Birkaç fotoğraf daha,







Fotoğraflar: Özge Sönmez

2011'i beklerken...

2010'u pek neşeli uğurladık :) Bol bol yemek yedik,şarap içtik ve dans ettik! Her telden çaldık, halay da çektik, Pink Martini dinleyip romantik danslar da ettik.. Bir bölümünü gerçekten hatırlamıyorum :) Muhteşem yemekler Fusun ve Elvan'ın ellerinden çıkmışlardı, uzun zamandır böyle bir masada oturmamıştım :)

Mutlu mutlu 2010 ile vedalaşıp, tam saniyesinde sevgili kocacım Erdem tarafından patlatılan bir şampanya ile 2011'e merhaba dedik :) O anı hiçbirimiz fotoğraflayamadık,çünkü nasıl bu kadar denk geldi anlamak mümkün olmadı :) Sonra öpüşmeler, gülüşmeler derken fotoğrafı hepimiz unuttuk :)

Saat 2 gibi bizi evlerinde misafir eden Elvan'lardan çıkıp, Cunda'ya gittik. Ayna'daki arkadaşlarımızı da görmeyi hedefliyorduk ama geç kalmışız. Vino'da Halilleri yakaladık, onlar da eve dönüyorlardı. Biz de kahve içelim diye Karadeniz pastanesine oturduk ve ayılma kahvemizi içip, eve döndük.

Ertesi gün, Özgür gelip bizi alana kadar pestilimiz çıkmış biçimde evde yatıyorduk. Özgür zorla dışarı çıkalım ayılın dedi, Ayna'ya gittik ve ayıldık :)

İşte 31 Aralık'tan birkaç kare,












Fotoğraflar: Özge Sönmez

1 Ocak 2011 Cumartesi

Sevgili Mathilda,


'' Büyük yürüyüşçüler olmamız gerekiyor. Birbirimizin yanında,birbirimizin ayakkabılarını giyerek yürümeli, yürümeli ve yürümeliyiz. Dünyaya geldiğimiz ve gideceğimiz günü düşünerek yürümeliyiz. Kırılganlığın çıplaklığın yanında cüppesiz yürümeliyiz. Temelleri artık yargı ve önyargı değil, alçakgönüllülük ve anlayış üzerine kurulmuş bir dünya için yürümeliyiz ''

S.T.

Yeni bir yıla girmişken...