28 Şubat 2010 Pazar

(Güzel) İzmir

Kim bilir kaçıncı gelişim İzmir'e. Hala kafamda semtleri yerleştirebilmiş değilim. Bu da annemden bana geçen bir takıntı, bir şehrin bölgelerini kafamda bir harita gibi oluşturamadığım sürece rahat edemiyorum. İzmir'i hala yerleştirebilmiş değilim. En çok kışın geldiğimden, titremekle meşgul olduğum için olabilir tabi. :)

Şimdi yine İzmir'deyim. Dün toplantım vardı, bugün ise kendime ait. Bir cafeye oturdum, Yine tercihim wireless hizmeti sunanlardan yana. Ah bu bağ(ım)lılıklar! Ve yazıyorum...

Ben İzmir'le ilk görüşte aşk yaşayanlardan değilim. Hala birbirimizi sevmeye çalışıyoruz. Gerçekten deniyorum ama bu şehirde o romanlara konu olan güzelliği göremiyorum. Kaçırdığım birşeyler var belli ki..

Sokaklarında geziyorum, kitapçılarına, kafelerine, restoranlarına giriyorum ama beni etkileyecek bir şey yaşayamıyorum.

Halbuki öyle bir anlatıyor ki Mario Levi 'Karanlık Çökerken Neredeydiniz?' isimli kitabında, bu şehri herkes sevmeli diyor insan!

Dünyanın herbir köşesine gitmek, herbir köşesini görmek için aynı motivasyonu duyan ben, İzmirle olan ilişkimizin daha da yakınlaşmasını 'bir daha ki sefere inşallah' diyerek diliyorum.

Bu şehri sevenlerden de öneriler bekliyorum! :)

Bornova- İzmir

Fotoğrafı aldığım site: http://www.itusozluk.com/img.php/79ba53449f2b380db62766f359d5b47a15035/izmir

27 Şubat 2010 Cumartesi

Alkazar Sineması ve biz

Günlerdir aklımdan çıkmıyor. Çok üzülüyorum. İşin en can sıkıcı yanı üzülmekten başka bir şey yapamıyorum.

Gideceğim filmden çok beni, sinemanın kendisinin, salonlarının heyecanlandırdığı bir yer Alkazar Sineması. Önünden geçerken film izlemeye hiç vaktim olmadığı zamanlarda bile, illa ki başımı çevirip baktım ne oynuyor diye. Birçok filmi (yalnızca) orada izleyebilirdim/izleyebilirdik  ve izledim, birçok yönetmeni (yalnızca) orada tanıyabilirdim/tanıyabilirdik ve tanıdım. Birçok film seansının da, bilet aldıktan sonra yeterli bilet satılamadığından iptal edildiğine tanık oldum. Çünkü Alkazar Sineması büyük AVM'lerde olduğu gibi popüler filmler yerine sanat değeri taşıyan filmleri, belgeselleri gösterime sokuyordu. AVM'ler her zaman böyle filmleri gösteriyor demiyorum,  mutlaka vardır aralarda kaliteli filmler de. Eh kalite dedğimiz şey de, sanata çok yakın duran bir toplum olmadığımızdan göreceli ki seansa saatler kala oralarda bilet bulamıyoruz.

Ve sonuç... Bravo hepimize, başardık...

Birçok tiyatro sahnesinden sonra Alkazar Sineması'nı da kapatıyoruz.

Ne duruyoruz? Hep birlikte seansı 15 TL olan, konusuna dair hiçbir fikrimin ol(a)madığı filmleri izlemeye gidelim şimdi.

25 Şubat 2010 Perşembe

Alkazar veda ediyor


Alkazar veda ediyor

1994 yılından bu yana estetik kaygı ile çekilen ve sinema sanatına katkıda bulunan filmleri izleyiciyle buluşturmayı amaç edinen Alkazar Sineması, uzun süredir yaşadığı zorluklar nedeniyle 1 Mart'ta perdelerini kapatıyor.

ntvmsnbc
Güncelleme: 16:34 TSİ 24 Şubat. 2010 Çarşamba
İSTANBUL - ''Mahalle bakkallarının toplumsal yaşamın önemli bir parçası olduğu yıllarda, Ferhan Şensoy, “Kahraman Bakkal Süpermarket’e Karşı” oyununu yazmış ve tiyatrosunda oynamaya başlamıştı. Alkazar Sinemasını bütünüyle yenileyerek 28 Şubat 1994 tarihinde “Germinal” filminin gösterimi ile açılışını yaparak, yeni bir film programı anlayışı ile sinemaseverlerin hizmetine sunan biz Alkazar sinemasının yönetimi; buruk bir hüznü tüm benliğimizle hissettiğimiz şu günlerde bu oyunu yeniden anımsadık.
Büyük alışveriş merkezlerindeki son derece yüksek yatırımlarla yapılan, teknolojik olanaklarla donatılmış olan ve popüler, ticari filmleri izleyiciye sunan 8-10 perdeli sinema salonlarına karşı ya da yanıbaşında adeta kahraman bakkallar gibi küçük, iddiasız sanat sineması olmayı sürdürecek gücümüz ne yazık ki kalmadı.
Sinema salonunu kapatmak zorunda kalışımız nedeniyle, tüm eksikliklerimize rağmen ısrarla Alkazar sinemasında film izlemeye devam eden Alkazar müdavimlerinden ve dostlarından özür diliyoruz.
Bizler, uzunca bir dönem porno filmler gösteren Beyoğlu’nun en eski sinema salonlarından birini, estetik kaygı ile çekilen ve sinema sanatına katkıda bulunan filmlerle izleyiciyi bu tarihi mekanda buluşturabilmek için devir almıştık. O tarihten bugüne kadar, dünya sinemasının ve ulusal sinemamızın seçkin örneklerini izleyiciyle buluşturma çabasında olduk. Geride kalan 16 yılı izleyicimizle birlikte mutlulukla geçirdik.
“Biz Alkazar sineması ile büyüdük”, “Bizim için Alkazar sinemasının yeri ayrıdır” diyen genç arkadaşlarımızla burada tanıştık, onların taleplerini yerine getirmeye, beğenilerini yönlendirmeye, etkilemeye çalıştık. İzleyicilerimizden çokça etkilendik. Onların Alkazar sevdası nedeniyle, her türlü olanaksızlığa, zorluğa direnmeye çalıştık.
Ancak, ne yazık ki artık maddi ve manevi olarak direnecek gücümüz kalmadı. Alkazar sineması, çok uzun bir zamandan beri sınırlı sayıdaki izleyicisinin film izlemek için ödediği bilet satış geliri ile yetinmek zorundaydı. Kendileri de birer Alkazar sevdalısı olan Alkazar sinemasının işletmecileri, son yıllarda bu işletmeyi yaşatmak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar, maddi ve manevi her türlü özveride bulundular, ama işte buraya kadar…
Sinema salonlarına bırakınız en küçük destek vermeyi, sinemaları birer sanat mekanı değil, eğlence mekanı olarak görüp olağan vergisel yükümlülüklerinin yanı sıra ayrıca bir de eğlence vergisi adıyla ek yükümlülük getiren, sinema salonlarını Amerikan film endüstrisinin popüler, ticari filmlerine mahkum eden merkezi yönetim, Kültür Bakanlığı, Belediye yönetimleri adına sizlerden özür diliyoruz.
Zaman zaman ekonomik güçlükleri aşabilmek adına, izleyicilerimizin eleştirisine neden olan filmler izlettirdiğimiz için de özür dileriz. Alkazar müdavimlerini, izleyicilerini hayal kırıklığına uğratmamak adına ve devam edebilecek olanaklara sahip olmamamız nedeniyle Alkazar sineması kapanıyor. Kurucu ortaklarımızdan merhum nat Kutlar’ın da katkısı ve emeği ile 16 yıl önce açtığımız beyaz perdemizi karartmak ve size veda etmek zorunda kaldık. Bunu bizden duyun istedik.
Tek dileğimiz, başka beyaz perdelerin kararmamasıdır.Hoşçakalın… '' 
Alkazar Sineması Yönetimi adına Adalet DİNAMİT

Kendi kendime/kendimize - birlikte

İnsan hakikaten kendi kendine kalabilir mi?

Kendi kendime bir yanda kalsın... Kendi kedimize ne demek yahu? 789 kisi kendi kendilerine bir şey yapabilir mi mesela? Ya da 9378952 kişi?

Birlikte yaparlar bence. Kendi kendimize deyince, yaptığımız şeyi basite indirgiyoruz gibi geldi. Ya da katılıma kapalıymışız gibi, ya da kimse gelmek istemiyormuş gibi.

Kendi kendimizeyi sevmedim. Birlikte'yi sevdim.

Birlikte olsun. Hepimizin olsun.

17 Şubat 2010 Çarşamba

Norah Jones


Son albümü muhteşem yine... 

Sıkılmadan dinliyor insan, tekrar tekrar.

'The Fall'

Norah Jones sevenlere tavsiye ediyorum :) 


16 Şubat 2010 Salı

Küçük şeyler


Bazen küçücük bir şey çok acıtabilir.

Çok eski ya da hala çok yeni olan, hiç beklemediğiniz bir şekilde karşınıza çıkan ve o zamanı hatırlatan... Burun kemiği sızlar insanın, çok acır. Canı ayrı acır, içi ayrı acır.

Öyle oldu bana.

Ben demiştim teknolojiyi sevmiyorum diye.

Hep teknoloji yüzünden çıkıyor bunlar karşıma.

15 Şubat 2010 Pazartesi

Çevreci ikilem

Feci halde arada kaldım.

Evdeki hiçbir plastiği sevmiyorum. Göresim gelmiyor, varlıklarına da kılım ayrıca. Hepsini metal veya mümkünse tahta olanları ile değiştirmek istiyorum. Fakat bu değişim de bir tür tüketim olduğu için arada kaldım. Nasıl çözeceğim bu ikilemi ben? Yardım edin lütfen! Ne yapmalıyım?

İmdat!

Toplayıcı olmamın nedeni

Neden herşeyi ama herşeyi sakladığımı, tek bir kağıt parçasını bile atamadığımı buldum!

Bugün benim günüm.

Erkenden kalkıp, sonunda gelen ( Ayvalık'a taşındığımdan beri yazlıktaydılar) kitaplarımı kitaplığımıza yerleştirdim. Tabi aralardan çıkan kağıtlar, kartlar, yazılar, biletler vs... Ne siz sorun, ne ben anlatayım... Hiçbirşeyi atmamışım. Hala da atmıyorum, ne olacak benim bu toplayıcılığım....

Neyse önemli bir adım ilerlemiş bulunuyoruz. İki adet neden buldum bu halime dair...

İlki, yine, yeniden, birçok huyumun/hareketimin altında yatan neden 'tek çocuk' olmam.Atamam, herşeyim onlar benim. Geçenlerde bir arkadaşım, mailinin sonuna kendisi için 'özü ezik' yazmış, ben de ben de! dedim o an. Benim de özüm ezik, eminim... 


İkincisi ise, unutmaktan korkuyorum. Evet, yaşadıklarımı, anılarımı unutmaktan ödüm kopuyor. Çıplak kalacakmışım gibi, çıplak kalmaktan korkmuyorum ya öyle derler işte.


Bu yüzden atamıyorum. 


Yaşadığım her evde bu kadar çok eşya veya 'ıvır zıvır' olmasının nedeni bu işte.

Toplayıcı olmamın nedenini buldum!:)




  

11 Şubat 2010 Perşembe

Bahar

Candan Erçetin'in, 'Kırık Kalpler Durağında' isimli son albümünde bulunan, Bahar adındaki şarkı ne kadar güzel!

Dinledikçe dinleyesi geliyor insanın...

http://www.candanercetin.com.tr




BAHAR

SEN BANA MÜJDE MİSİN UMUT MUSUN SEVGİLİ
KİM DEMİŞ GEÇTİ MEVSİM UFUKTA GÖRÜNDÜ KAR
BU KAÇINCI BAHAR SAKIN SORMA SEVGİLİ
BENİM YORGUN GÖNLÜMDE AŞKININ TELAŞI VAR
BAHAR GELDİĞİNDE Mİ BEN BÖYLE OLURUM
YOKSA BÖYLE OLDUĞUM DA MI GELİR BAHAR
AYRICA BUNUN SENİNLE NE İLGİSİ VAR
TABİİ Kİ BEN BÖYLE OLDUĞUM İÇİN BAHAR
ÇÜNKÜ SANA DEĞDİĞİNDEN BERİ ELLERİM
BÜTÜN KIŞ DALLARINDA TOMURCUKLAR VAR
SEN BANA VAAT MİSİN LÜTUF MUSUN SEVGİLİ
KİM NE DERSE DESİN AL BENİ SİNENE SAR
YAŞANMIŞ BAHARLARI UNUT GİTSİN SEVGİLİ
BENİM GÖNÜL ÜLKEMDE BİR TEK SENİN AŞKIN VAR
Söz : Ayşe Kulin
Müzik : Candan Erçetin
Düzenleme : Alper Erinç
Gitarlar : Alper Erinç
Keman : Nedim Nalbantoğlu
Akordeon : NEŞKO

2 Şubat 2010 Salı